Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vehbi Koç Göz Hastanesi
Halk arasında tavuk karası veya gece körlüğü olarak adlandırılan retinitis pigmentosa hastalığı, çok değişik genetik geçiş özellikleri gösteren, retinanın dış tabakalarını dejenere ederek total körlüğe götüren az görülen doğumsal bir hastalıktır. Toplumdaki görülme sıklığı 1/4000-1/5000 olup, Ülkemizde 20.000-25.000 civarında retinitis pigmentosa hastası olduğu hesaplanmaktadır. Görme alanında, borudan bakar gibi ilerleyici konsantrik daralmaya yol açarak, yıllar içerisinde optik atrofi ile görme kaybedilir (Resim 1a,b). Bu hastalığın şu anda bilinen bir tedavisi olmayıp, gen ve kök hücre tedavileri ile ilgili deneysel çalışmalar devam etmektedir.
Retinanın dış tabakalarını bozan hastalıkların tedavisi için, 2002 yılından beri retinanın üstüne, retina altı alana, suprokoroidal boşluğa, optik sinire ve görme korteksine yerleştirilen çeşitli retinal implantlar ( = retinal protez, biyonik göz ) üzerinde çalışılmaktadır. Maküla üstüne yerleştirilen bir epiretinal protez olan Argus II, tüm dünyada günümüze kadar yaklaşık 150 civarında retinitis pigmentosa hastasına implante edilmiştir. Bu implantın uzun süreli takiplerde risklerinin çok az olması ve hastanın bağımsız olarak mobilizasyonuna imkan vermesi nedeniyle, 2011 yılında Avrupa’ da CE ve 2013 yılında da ABD’ de FDA onaylarını almış olup, klinik kullanıma girmiş olan ilk ve tek üründür. Bu ürün 2015 yılı içerisinde T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından da onaylanmış olup, Ulusal Bilgi Bankasına kaydı yapılmıştır. Görmesi, sadece ışığı algılayacak düzeye kadar azalmış olan retinitis pigmentosalı hastalara uygulanacak olan bu yeni ameliyat yönteminin, SGK tarafından ödeme kapsamına alınması için de girişimler başlatılmıştır.
Şu ana kadar bu epiretinal protezin (Argus II), ABD ve Avrupa’ daki 8 ülkede onaylanmış belirli merkezlerde implantasyonuna onay verilmiştir. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı & Vehbi Koç Göz Hastanesi, Prof. Dr. Emin Özmert tarafından yürütülen uzun çalışmalar ve hazırlıklar sonucu, 24 Temmuz 2014 tarihinde akredite edilmiştir. Bu gelişmenin ardından, kliniğimizde Prof. Dr. Emin Özmert başkanlığında “ Biyonik Göz & Yapay Görme Araştırma ve Uygulama Birimi “ kurulmuş olup, retinal protezlerle ilgili bilimsel ve klinik çalışmalara başlanmıştır (Resim 2).
Hastaların; biyonik gözün takılmasından sonra yeni dijital görmenin öğrenilebilmesi için uzun, yorucu ve yeni yöntemlerin kullanıldığı bir rehabilitasyon sürecinden geçmesi gerekmektedir. Bu süreç; Prof. Dr. Aysun İdil tarafından yönetilen ve Avrupa’ nın en gelişmiş merkezlerinden biri olan “Görme Araştırmaları ve Az Görme Rehabilitasyon Birimi” mizde yürütülecektir (Resim 3).
Uzun süren alt yapı çalışmaları, ameliyat ve destek ekiplerinin eğitiminden sonra, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vehbi Koç Göz Hastanesinde 28 Aralık 2015 tarihinde Prof. Dr. Emin Özmert tarafından, ülkemizdeki üniversite ve kamu hastanelerinde ilk olarak Argus II biyonik göz ameliyatı yapılmıştır. Bu ameliyat sırasında gelişebilecek ciddi komplikasyonlara engel olmak için, dünyada ilk defa oftalmik mikroendoskop ile göz içi görüntü sağlanmış ve aynı zamanda, daha sonra yapılacak uluslararası katılımlı eğitimleri geliştirebilmek için de üç boyutlu görüntü kaydı yapılabilmiştir. Bu proje ve ameliyat masrafları; Ankara Üniversitesi Rektörlüğü, Ankara Kalkınma Ajansı ve Ankara Ticaret Odası tarafından desteklenmiştir.
Uzun değerlendirmelerden sonra seçilerek ameliyat edilen bu retinitis pigmentosalı ilk hastamız; 45 yaşında aktif ve istekli bir erkek bir hasta olup, 5 yıl önce her iki gözünde de görmesini kaybetmiş idi (Resim 4). Ameliyattan 2 hafta sonra, maküla üzerine konmuş olan elektrotlar (Resim 5) ve elektro-optik sistem aktive edilecek olup, 1 ay sonra da özel rehabilitasyon programlarına başlanacaktır. Bu çabaların sonunda hastanın; odadaki kapı, pencere ve tavan ışıklarını görebilmesi; odada kaç kişinin bulunduğunu tesbit edebilmesi; yol kenarındaki kaldırım taşlarını ve önündeki engeli görebilmesi, trafik çizgilerini seçebilmesi mümkün olabilecektir.
Bu gün yaygın olarak sadece retinitis pigmentosa hastalarına uygulanmakta olan yöntem, sanral görmeyi bozan geografik atrofi tipindeki yaşa bağlı maküla dejenerasyonunda da uygulanmaya ve iyi sonuçlar alınmaya başlamıştır. Kullanılmakta olan Argus II sisteminin modifikasyonu ile, mikroçipin beyindeki görme merkezine yerleştirilmesi ile ilgili çalışmalar da başlamıştır. Bu yöntemle, daha önceden görmesi olan fakat çeşitli nedenlerle her iki gözünü de tamamen kaybetmiş olan kişilere bir görme umudu doğabilecektir. Bu nedenlerden dolayı; bu yüksek teknolojinin ülkemize getirilmiş ve başarıyla kullanılmış olması, bizlerin de bu sisteme daha önce olmayan katkılar yapmış olmamız önemli ve heyecan vericidir. Multidisipliner çalışma gerektiren bu tip projelerin; Sağlık Bakanlığı, TUBITAK, yardım sever varlıklı kişiler ve sivil toplum kuruluşları tarafından da desteklenmesi uygun olacaktır. Bu ameliyata uygun hastaların seçilebilmesi, reklama ve ticarete yönelik suiistimallerin önlenebilmesi için, Sağlık Bakanlığı bünyesinde bu konuların uzmanı olan kişilerden meydana gelen bir bilimsel kurulun oluşturulması uygun olacaktır.